Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Çocuk Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi

Çocuk Haklarının 2. Maddesi: Ayrımcılığa Hayır

Çocuk Haklarının 2. Maddesi: Ayrımcılığa Hayır

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin ikinci maddesi, tüm çocukların hiçbir ayrım gözetilmeksizin aynı haklara sahip olduğunu güvence altına alır. Her çocuk; ırkı, cinsiyeti, dili, dini, engellilik durumu, doğum yeri, sosyoekonomik koşulları ya da ailesinin statüsü ne olursa olsun, bu sözleşme ile tanınan haklardan eşit biçimde yararlanma hakkına sahiptir. Bu madde yalnızca devletlerin değil, toplumun tüm bireylerinin ve kurumlarının da sorumluluğunu içerir. Ayrım gözetmeme ilkesi, yüzeysel bir “herkese aynı davranmak” yaklaşımından öteye geçer; her çocuğun farklı ihtiyaçlarını gözeten, adalet temelli bir eşitliği ifade eder. Eşitlik, herkese aynı imkânı sunmak değil, farklı başlangıç noktalarını dikkate alarak adil fırsatlar yaratmaktır.

Günümüzde çocuklara yönelik ayrımcılık çoğu zaman açık biçimde değil, sessiz ve yapısal şekillerde ortaya çıkar. Eğitim, sağlık, medya ve toplumsal yaşam içinde bazı çocuk gruplarının görünmez hâle gelmesi, ayrımcılığın en yaygın biçimidir. Pandemi döneminde okulların uzun süre kapalı kalması, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan ve ekonomik imkânları sınırlı ailelerin çocuklarını daha derinden etkilemiştir. Bazı çocuklar, uzaktan eğitime erişemedikleri için eğitim hakkından fiilen mahrum kalmıştır. Karakoç Demirkaya’nın (2021) da belirttiği gibi, okulların “ilk kapanan ve en son açılan” kurumlar olması, çocukların eğitim hakkının ihlal edilmesine neden olmuştur. Bu durum, eşitlik ilkesinin yalnızca yasal değil, aynı zamanda pratik düzeyde de yeniden düşünülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık, çocuk haklarının önündeki en kalıcı engellerden biridir. Uğurlu’nun (2022) çalışması, kız çocuklarının hâlâ bakım sorumluluğu, erken yaşta evlilik ve eğitimden dışlanma gibi nedenlerle eşit fırsatlara erişemediğini göstermektedir. Benzer şekilde Das Gupta’nın (1987) Hindistan’daki araştırması, kız çocuklarının sistematik biçimde ihmale uğradığını ve bunun çocuk ölümlerini artırdığını ortaya koymuştur. Bu örnekler, cinsiyet ayrımcılığının yalnızca ekonomik koşullardan değil, kültürel değerlerden de beslendiğini gösterir.

Etnik köken ve ırk da çocukların eğitim ve sosyal yaşamda ayrımcılıkla karşılaşmasına yol açmaktadır. Brown ve Chu’nun (2012) araştırması, göçmen kökenli öğrencilerin öğretmen önyargıları ve düşük beklentiler nedeniyle motivasyonlarını kaybettiklerini ortaya koymuştur. Adair (2015) ise çocukların ana dillerini kullanmalarının “okula hazır olmamak” şeklinde yorumlanmasını kültürel bir ayrımcılık biçimi olarak değerlendirmiştir. Sanders-Phillips (2009), ırkçılığın çocuklar üzerinde yalnızca sosyal değil, biyolojik etkiler yarattığını ve kronik stresin çocuk sağlığını uzun vadede olumsuz etkilediğini belirtmiştir. Bu bulgular, ayrımcılığın bireysel davranışlardan ziyade, toplumsal yapıların derinlerine yerleşmiş sistematik bir sorun olduğunu göstermektedir.

Engelli çocuklara yönelik ayrımcılık ise çoğu zaman “koruma” söylemi altında gizlenir. Njelesani’nin (2019) ifadesiyle, “Bir çocuk gizlenmişse, onun hiçbir hakkı yoktur.” Engelli çocukların toplumdan izole edilmesi, eğitim ve oyun hakkının ellerinden alınması, ayrım gözetmeme ilkesine en açık aykırılıklardan biridir. Benzer biçimde, savaş ve çatışma ortamlarında büyüyen çocuklar da yaşam, sağlık ve eğitim haklarından mahrum kalmaktadır. Deyab ve Elshaikh’in (2022) çalışması, Filistinli çocukların oyun yerine cenazelerle büyüdüklerini, savaşın çocukluk hakkını tamamen yok ettiğini göstermektedir. Bu tablo, ayrımcılığın en ağır biçiminin yaşam hakkını tehdit eden koşullarda ortaya çıktığını hatırlatır.

Ayrımcılık yalnızca bireyler arası değil, aynı zamanda devlet, aile ve toplum arasındaki ilişkilerde de görülen çok katmanlı bir olgudur. Quennerstedt (2009), çocuk ve ebeveyn haklarının dengelenmesi gerektiğini, çocuğun özerkliğini korurken ebeveyn rehberliğinin önemini vurgular. Roose ve Bouverne-De Bie (2007) ise çocuk haklarını yalnızca yasal bir belge olarak değil, demokratik bir diyalog alanı olarak yorumlar. Onlara göre haklar, tartışmayı bitiren kurallar değil, toplumsal diyalogu başlatan fırsatlardır. Bu anlayış, çocukların yalnızca korunması değil, aynı zamanda duyulması gerektiğini; onların görüşlerinin karar süreçlerinde yer almasının bir hak olduğunu hatırlatır.

 

Ayrım gözetmeme ilkesi, “her çocuğa aynı şekilde davranmak” değil, her çocuğun koşullarına uygun biçimde adil davranmaktır. Çocukların kimlikleri, dilleri, cinsiyetleri, bedensel özellikleri ya da yaşadıkları yer, onları haklarından yoksun bırakmamalıdır. Farklılık, eşitliğin karşıtı değil, adaletin temelidir. Eğitim ortamları, çocukların kendilerini özgürce ifade edebildikleri, hatalarının cezayla değil öğrenmeyle karşılandığı, kimliklerinin tanındığı güvenli alanlar olmalıdır. Çünkü ayrımcılıkla mücadele yalnızca yasalarla değil, günlük yaşamda, sınıfta, okul bahçesinde ve evde atılan küçük ama anlamlı adımlarla mümkündür.

Bugün hâlâ milyonlarca çocuk yoksulluk, savaş, cinsiyetçilik, ırkçılık, engellilik veya göç nedeniyle eğitimden, sağlıktan ve güvenli yaşamdan mahrumdur. Ayrım gözetmeme ilkesi, insanlığın ortak vicdanını temsil eder. Çocuk haklarını korumak, yalnızca ihlalleri önlemek değil, çocukların varlığını, sesini ve hayalini korumaktır. Her çocuk farklıdır ama her biri aynı gökyüzü altındadır. Ve her çocuğun hakkı, insanlığın ortak sorumluluğudur.

Bugün çocukların yaşamları, kimlikleri ve fırsatları hâlâ doğdukları yer, konuştukları dil ya da sahip oldukları beden üzerinden şekilleniyor. Oysa hiçbir çocuk, doğduğu koşulların gölgesinde kalmamalı. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi bize bunu hatırlatır:

Her çocuk eşit değerdedir; farkı, ayrımın değil adaletin kaynağıdır.

Her çocuğun hakkı, koşullarından bağımsız olarak yaşama geçmelidir. Çünkü eşitlik, herkese aynı gözle bakmak değil; her çocuğun farklılığını adilce görmekle başlar.

Her çocuğa eşit bakmak, her farklılığa adil yaklaşmak.

 

 

Kaynakça

Adair, J. K. (2015). The impact of discrimination on the early schooling experiences of children from immigrant families. Migration Policy Institute, Washington, DC.

Brown, C. S., & Chu, H. (2012). Discrimination, ethnic identity, and academic outcomes of Mexican immigrant children: The importance of the school context. Child Development, 83(5), 1477–1485. https://doi.org/10.1111/j.1467-8624.2012.01788.x

Das Gupta, M. (1987). Selective discrimination against female children in rural Punjab, India. Population and Development Review, 13(1), 77–100. https://doi.org/10.2307/1972121

Deyab, M. S., & Elshaikh, E. A. (2022). Am I not a child? Palestinian child rights’ violations in Cathryn Clinton’s A stone in my hand (2002). Journal of Human Rights, 21(4), 451-462. https://doi.org/10.1080/14754835.2021.2011712

Karakoç-Demirkaya, S. (2021). Pandemi ve çocuğa yönelik ayrımcılık: Okul kapatma, bir çocuk hakkı ihlali. Klinik Psikiyatri Dergisi, 24(2), 133-134. https://doi.org/10.5505/kpd.2021.98105

Njelesani, J. (2019). A child who is hidden has no rights: Responses to violence against children with disabilities. Child Abuse & Neglect, 89, 58–69. https://doi.org/10.1016/j.chiabu.2018.12.024

Quennerstedt, A. (2009). Balancing the rights of the child and the rights of parents in the Convention on the Rights of the Child. Journal of Human Rights, 8(2), 162–179. https://doi.org/10.1080/14754830902897270

Roose, R., & Bouverne-De Bie, M. (2007). Do children have rights or do their rights have to be realised?  The United Nations Convention on the Rights of the Child as a Frame of Reference for Pedagogical Action. Journal of Philosophy of Education, 41(3), 431–443. https://doi.org/10.1111/j.1467-9752.2007.00568.x

Sanders-Phillips, K. (2009). Racial discrimination: A continuum of violence exposure for children of color. Clinical Child and Family Psychology Review, 12(2), 174–195. https://doi.org/110.1007/s10567-009-0053-4

Uğurlu, Z. (2022). Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin çocuğa yansıması: Çocuk istismarı. Türkiye Sosyal Hizmet Araştırmaları Dergisi, 6(2), 160-174. https://doi.org/10.55109/tushad.1220677